1980'de Torino'da

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız


İtalya ile İngiltere, Avrupa Şampiyonaları'nda en son 1980'de karşılaştı. Hatta bu karşılaşma, bu platformdaki tek mücadele oldu. 32 senedir iki takım Avrupa Şampiyonası'nda birbirlerine rakip olamıyordu.

1980'de oynanan maç, grup maçıydı. Grubun diğer iki takımı İspanya ve Belçika'ydı. Grubun ilk maçlarında İtalya ile İspanya ve Belçika ile İngiltere yenişemedi. Bu da grubun daha ilk maçlardan karışmasına neden oldu. O zamanki statü gereği iki grup vardı ve grup birincileri doğrudan finale çıkarken, ikinciler, üçünclük maçı oynayacaktı.

O nedenle ikinci maçların önemi iyice arttı. Turnuvanın ev sahibi olan İtalya, İngiltere'yi Torino'da konuk etti.  Kaybeden turnuvaya veda etmeye çok yaklaşacaktı. 2 sene sonra dünya kupasını kazanacak olan İtalya, kadro olarak İngiltere'den daha üstün gözüküyordu. Ama maç normal olarak zor geçti. Tek gol geldi, 79'da Tardelli attı. Juventus'un çocuğu kendi şehrinde attığı golle avantajı sağladı. 

Son maçta İtalya, Belçika ile berabere kalınca, finali gol farkıyla Belçika oynadı. Gruplarda 4 puan toplayan Belçika 5 gol atmıştı rakiplerine. İtalya ise 4 puanı sadece 1 gol atarak kazanabildi ve 3.lük maçına kaldı. 

O günden sonra da bir daha İtalya ile İngiltere birbirlerine Avrupa Şampiyonası'nda rakip olmadı.


http://www.uefa.com/uefaeuro/season=1980/matches/round=200/match=3581/index.html

İngiltere > Fransa

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız

Maç öncesinde yazdıktan sonra saklanmak olmaz. Dün İtalya bir şekilde kazandı ve diğer maçtan kötü haber gelmeyince vizeyi aldı. Özellikle ikinci yarıda epey de zorlanırken Chiellini'nin sakatlığı ile yara daha aldı, fakat yolun sonuna ulaşabildi. 

İrlanda karşısına daha çıkmadan altını çizmiştik, 90 dakika sonunda da haklı çıktığımı düşünüyorum. İyi işleyen, her geçen dakika daha da iyiye giden 3-5-2'den vazgeçmek büyük riskti. Bunun faturasını İrlanda henüz maçın başında kesebilirdi ama beceremedi. Kornerlerden bulunan iki gol yanıltmasın bundan önceki 180 dakikada bulunanın onda birini bile üretemedi Gök Mavililer.


Di Natale'ye saygım sonsuz. Ama unutmamak lazım, Di Natale küçük takım büyük golcüsü hem de kocaman golcüsü. Prandelli'nin de bunu fark etmesi gerekli. İtalya, İspanya karşısında küçük takım rolünü oynadığında veya bundan sonrasında o kılığa bürünürse ilk tercih yine Di Natale olabilir, olmalıdır da. Dünkü gibi gibi kazanmaya mecbur olduğun maçlarda ise tahtaya önce Balotelli yazılır, yazılmalıdır da. (Tahtada zaten Buffon&Pirlo'nun isimleri hiç silinmemiş olmalı)


Geçmişin hesabını sorduktan sonra önümüze çevirelim yüzümüzü, hesap kitap işlerinin en keyiflisini yaparak rakip seçelim.

Devre arasında Parmamaniac (Emre Özcan) ile kısa bir değerlendirme yaptık, o İngiltere'yi istedi, benim tercihim ise Fransa.

Peki neden Fransa?
Fransa'yı İspanya'nın bir gömlek altı olarak görüyorum, kurulan benzer yapı ile aynı yolda ilerleme çabasındalar. Gruplarda da bunu açıkça ortaya koydular. İngiltere ise dengesiz takım ve her maçta yeni bir sürpriz çıkartıyor. Hücum hattında Welbeck, Chamberlain, Young, Walcott ve son olarak da yeteri kadar acıkmış bir Rooney var. (Uğur Ozan yazıyı okuyorsan tamam Gerrard da var = )

Vasat İrlanda ileri hattının dikine gidişlerinin ne kadar gerginlik yarattığını düşünürsek az önce saydığım forvetler korkutucu olabilir, tekrarlamak lazım Chiellini de buradan sonra aramızda olmayabilir.

İtalya'nın en kuvvetli olduğu yer orta saha, eğer daha ileriye gidecekse önündeki maçları burada üstünlüğü ele alıp kazanacak. Fransa'nın da oyununun merkezi orta saha olduğundan savaşın yeri belli. Diğer yandan İngiltere'nin planı bir yolunu bulup arkaya sarkmak, merkezde pek vakit kaybetmiyorlar.

Uzun lafın kısası gözümün önündekini arkamdakine tercih ederim. Biraz ağır oldu ama durum bu. Sürprizi sevmem, bildiğim ile oynamayı seçerim. Her ne kadar gelecek takımı biz belirleyemeyeceğiz, belki de tüm bunların aksine adını bile anmadığımız Ukrayna çıkacak yolumuza.

Buradan sonra da aslında fark etmez, takımların arasında uçurum olmayan bu Avrupa Şampiyonası'ndan her türlü sonuç çıkabilir artık. İzleyelim, görelim...

Neden Prandelli

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız



Genelde maçtan önce değil de her şey olduktan sonra yazmak adettendir. Ben riski alıp maç başlamadan önce yazacağım, artık hayırlısı.

Köprüyü geçerken at değiştirmek uzun yolda belki fayda getirebilir ama futbolda bunun hayrının pek görüldüğüne şahit olmadım. Prandelli'nin bugün 3-5-2'den 4-3-1-2'ye geçmesini de bu yüzden onaylamıyorum. Oyuncularla yaşayan, futbolu bizden daha iyi bilen o olabilir ama kafamdaki soru işaretleri maç saati yaklaştıkça artıyor.

İspanya ve Hırvatistan karşılaşmalarında bildiğimiz dirençli ve agresif İrlanda'yı görememiz Prandelli'yi yanılgıya uğratmamıştır umarım. (Son basın toplantısında benim bildiğim İrlanda bu değil diyerek bunu gösterdi Prandelli)

Neyse İtalya'ya dönelim. İspanya maçında yaklaşık 65-70 dakika (bazen topun olamasa da) oyunun hakimi olan Gök Mavililer, bunu bir hatadan golü yedikleri Hırvatistan karşılaşmasında da tekrarladı. Gol pozisyonuna girmekte de zorlanmadı, değerlendirmekte eksik kaldı. Sekiz günde oynanan iki maçta beklentinin üzerinde verim almışken (Ki oynadıkça daha iyiye gittikleri kesin) neden bu değişim, neden bu taşlarla oynama ve NEDEN Balotelli kenarda...

En büyük soru işareti ise Di Natale-Balotelli değişiminde ardından da Montolivo yerine Motta'nın başlamasında. Orta sahaya Motta'nın kattığını De Rossi'nin savunmanın önüne kayması ile 3-5-2'de de sağlayabilirdi oysa İtalya. Balotelli de her ne kadar golü bulamamış olsa da topu iyi saklaması ile çok sayıda duran top (Pirlo'nun bunları bir şekilde gole çevireceğini düşünüyor burada yazar) getirebilirdi takıma.

Sorular, sorular işte. Ben sordum okumasa da Prandelli sahada cevapları verecektir. Umarım haklı olan o yanılan ben olurum.

Vurduğumuz gol olsun!!!

Maça Saatler Kala

1 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız



Hırvatistan maçındaki oynanan futbol umut vericiydi. Ama yine Hırvatlar'ı yenmek mümkün olmadı. Turnuvanın en iyi İtalyan'ı olabilecek Chiellini, öyle bir hata yaptı ki iş kağıt üzerinde zora girdi. İşin son maça kalması daha da güzel oldu.

İtalya sever böyle durumları. Eğer şampiyonluk gelecekse gruptan son maçla çıkmak gerekir. Rahat çıkılan grubun sonu final görmeden elenmek. 

Tek korku; İspanya ile Hırvatistan kendilerine yetecek skor için aralarında anlaşır mı? Böyle muhabbetleri sevmem ama yaşanmış bir İsveç-Danimarka maçı var. 

Önümüzde garanti olarak görülen bir İrlanda maçı var. Trapottini'nin İtalyanlığı'na yapılan vurgular maçı daha zor kılıyor. Türkiye'den alışığız, maç öncesi "zaten yatış" de, devamında puan kaybı olsun.

Turnuvada henüz galibiyet alamayan İtalya, oynadığı futbolla bu gruptan çıkar. Sıkıntı yok, stres olsun. Gerkirse 82'de gelsin galibiyet golü. Yan taraftan da İngiltere gelsin.

Özür

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız


Kadro açıklandığında, Pazzini ve Matri evde kalıp Di Natale kadroya alınınca biraz sövmüştüm. Di Natale eskisi gibi değil dedim, yanıldım. İlk maçında golünü attı. Oyuna girdikten kısa bir süre sonra. Son Avrupa Şampiyonu İspanya'ya, dünyanın en iyi kalecilerinden Casillas'a. Böyle devam...

Her şeye rağmen İtalya!

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız


Ve İtalya... Daha doğrusu neden İtalya? Her zaman kazanmanın bir yolunu bulduklarından İtalya, onları destekleyenlerin önceliğinin kazanmak olduğunun bilincinde olduğundan İtalya.

Neyse o ayrı bir yazı konusu, daha baştan dağılmayalım!

Düşünün, güzel bir yaz gününde parkta dolaşırken bir anda sağanak yağmurun altında kalıp önemli bir iş görüşmesi öncesi yatağa düşüyorsunuz. Prandelli ile her şey yoluna girmiş Euro 2012'ye giderken bahis skandalı ile dağılan kafalar,en önemli defans oyuncunuzu alıp giden polis, en güvendiğiniz adam olan kalecinizin üzerine sıçrayan leke. Sakatlıklar filan derken de kapıda bekleyen İspanya maçı.


Bu ortamda kazanmak için elde kalan sınırlı planların arasından seçilenin sahada kusursuz uygulanışı. İspanya'nın en büyük silahı olan 1. bölgedeki pres ve rakibe alan bırakmayan saha içi yerleşimini paramparça eden bir diziliş. De Rossi ve Pirlo'dan, Maggio ve Giaccherini'ye giden çapraz topların yeniden merkezde toplanışı. Oradan da Puyol yokken derinliği hiç olmayan İspanya savunmasının arkasına sarkma girişimleri. Tekrar tekrar denedi bunu İtalya birinde Di Natale golü yaptı diğerinde ise zoru başardı. Oyunun son bölümündeki çözülme ise Torres tarafından cezasız bırakılınca kazanılan 1 puan.


Neyse. İspanya maçı geride kaldı, kritik viraja hız kesmeden girmiş oldu İtalya. 14 Haziran'da Hırvatistan karşısında virajı alabilecek mi ona kafa yormak lazım. O güne başka bir plan gerekli, sonra İrlanda'ya da bambaşka bir plan.

Kapalı Kutu

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız





Kadro belli tam olarak belli oldu. Tam şampiyon olacak kadro. Güçlü değil. Sıkıntılı. Şampiyonluk için birinci şart; gruptan zor çıkacak bir takım. Bu kadro gruptan zor çıkar. Ama Güney Afrika'daki kadar da zorlanmaz.

Kalede, savunmada sorun çıkmaz. Orta sahanın ortası müthiş. Kanat/açık yok. Forvetler ise yetersiz. Ben mesela, Pazzini'yi ne olursa olsun dahil ederdim. Matri'nin olmasını isterdim. Ati, imkansız dedi. Boriello bile olabilirdi. Gol atmak zor olacak ama zaten İtalya her zaman az gol atmıştır ama gerektiği zaman golü bulmuştur.

Belki de turnuvanın en kapalı kutu takımı ilginç bir şekilde İtalya. Bu kadrodan, bu kimyadan ne çıkacağını kimse tahmin edemiyor. İlk maçın İspanya ile olması avantaja bile dönüşebilir bu sayede.

Son söz olarak, Prandelli'ye güveniyoruz...

Kaleciler: Gianluigi Buffon (Juventus), Morgan De Sanctis (Napoli), Salvatore Sirigu (Paris Saint-Germain)

Savunma: Ignazio Abate (Milan), Federico Balzaretti (Palermo), Andrea Barzagli (Juventus), Leonardo Bonucci (Juventus), Giorgio Chiellini (Juventus), Christian Maggio (Napoli), Angelo Ogbonna (Torino).


Orta saha: Daniele De Rossi (Roma), Alessandro Diamanti (Bologna), Emanuele Giaccherini (Juventus) Claudio Marchisio (Juventus), Riccardo Montolivo (Fiorentina), Thiago Motta (Paris Saint-Germain), Antonio Nocerino (Milan), Andrea Pirlo (Juventus).


Forvet: Mario Balotelli (Manchester City), Fabio Borini (Roma), Antonio Cassano (Milan), Antonio Di Natale (Udinese), Sebastian Giovinco (Parma).

Copyright © AZZURRI - Blogger Theme by BloggerThemes