İtalya'nın Euro 2012 Hazırlıkları

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız
Balotelli oturduğu yerde top sektirmeye başlayınca yanındakiler ister istemez gerilmiş ve bunda da haklılar Balotelli bu ne zaman ne yapacağı hiç belli olmaz.

Cassano ve Di Natale ise hayatlarından oldukça memnun

Hayallere dalanlar ve düşünenler de elbette yok değil. Nesta'nın bakış ah ulan gençken ben de böyleydim der gibi, Inzaghi ise zaman su misali diyor.

Hazırlık maçı da olsa disiplinli adamlar yapacak bir şey yok. Polat Alemdar bakış öğrensin De Rossi başkandan ...

Juventus'un Transfer Gündemi

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız
Uzun bir aradan sonra namağlup olarak Serie A şampiyonu olan Juventus, bu sezon için transferde önceliği forvet bölgesine vermiş durumda. Alessandro Del Piero'nun takımdan ayrılması, Vucinic ve Borriello'nun yetersiz kalması, Quagliarella'nın istikrarsızlığı sebebiyle Juventus'un elinde adam akıllı golcü olarak bir tek Matri var dersek sanırım abartmış olmayız.

Bu durum nedeniyle de İtalya basını neredeyse boşa çıkan ya da performansı üst düzey olan bütün forvet oyuncularını Juventus için yazmaya başladı. Bunun üzerine de Juventus'un en yetkili isimlerinden olan Genel Direktör Beppe Marotta açıklamalarda bulundu. Gündemdeki Drogba haberlerini kesin bir dille yalanlayarak " oyuncuyla kesinlikle bir ilgimiz yok " diyerek bir diğer gündem maddesi olan Cavani'ye geçti ve " takımda görmeyi elbette isteriz ama o Napoli'ye müthiş bir aidiyet hissediyor ve başkan De Laurentiis'in de onu bırakacağını düşünmüyorum. " diyerek bu transfer için umutlarının olmadığını da belli etmiş oldu.

İtalya'nın genç yeteneklerinden olan Marco Verratti'den övgüyle söz eden Marotta, oyuncunun henüz çok genç olmasına rağmen müthiş bir yetenek olduğunu ama tecrübe eksikliği nedeniyle belki daha sonraki sezonlarda daha ciddi bir şekilde ilgilenebileceklerini fakat bu sezon için önceliklerinin Verratti olmadığını açıkladı. Beppe'nin açıklamalarına dikkat edecek olursak aslında açık kapı bıraktığını da anlamak zor değil.

Gelelim bütün iddiaları boşa çıkartmasına rağmen doğruladığı tek isim olan Destro'ya ... Inter altyapısı'nda yetişen ve Siena forması ile yıldızını parlatan genç golcü için Juventus Genel Direktörü Beppe Marotta " Destro için girişimlerimiz sürüyor ve Juventus'a katılmasını çok istiyoruz " diyerek en sonunda baklayı ağzından çıkarttı.

Destro gerçekten çok kaliteli bir oyuncu ve elde Matri gibi de standart üstü olarak sayılabilecek bir golcüleri daha var. Bana kalırsa hazır Juventus'un kasası oldukça doluyken Destro'nun yanına bir de daha tecrübeli ve ismi olan bir forvet daha alabilirler.

25 Sene Önce

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız

Napoli - Juventus maçı hakkında birşeyler karalayacaktım ama Göksel bizden erken uyanan biri olduğu için yazmış hemen.

Biz de geçmişe dönelim o zaman, kazanan Napoli'den görelim. Napoli 25 sene aradan sonra İtalya Kupası'nı kazandı. Maradonalı dönemden sonra kazanılan ilk büyük kupa. 1987'de finaldeki rakip Atalanta'ydı. İlk maçı Napoli 3-0 kazandı. Kupanın geleceği o gün belli oldu. Rövanş maçı ise 1-0 sona erdi. Gol yemeden kazanılan iki final maçı ve İtalya Kupası.

O günden sonra iki final daha oynadı Napoli. İlki 1989 yılında, efsane kadro dağılmadan. İlk maçı da 1-0 kazanmışlardı ama rövanş öyle olmadı. Karşılarındaki takım kendileri gibi sürpriz bir efsaneydi: Sampdoria. Viallili, Mancinili takım Napoli'yi 4-0 mağlup ederek finale uzandı.

1997 yılındaki final ise aynı senaryo olmasına rağmen daha dramatik, çünkü karşılarındaki rakip Vicenza idi.  Nispeten daha zayıf bir rakip. İlk maçı 1-0 kazanmalarına rağmen rövanşı 3-0 kaybettiler.

 İlginç bir not verelim o zaman. Napoli 4 kez kupayı kazandı. Bu 4 finalde toplam 5 maç yaptı. 5 maçta sadece 1 gol yedi. O gülü atan takım (1962) şu an alt liglerde can çekişen SPAL takımı...


İtalya Kupası Napoli'nin

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız
Serie A'nın şampiyonu Juventus ile geçen sezonun flaş ekibi olan Napoli arasındaki İtalya Kupası final maçında gülen taraf Cavani ve Hamsik'in golleri ile Napoli oldu ve hem 22 yıl aradan sonra kupa sevinci yaşamayı başardılar hem de Juventus'un 43 maçlık
yenilmezlik serisine son vererek büyük bir başarının altına imza attılar.

Juventus cephesinde Chiellini ve De Ceglie sakatlıkları sebebiyle forma giyemezken Napoli'nin tek eksiği ise cezalı olan Walter Gargano'ydu. Maça hızlı başlayan taraf Napoli olsa da lig şampiyonu Juventus 20. dakika itibarı ile oyuna ağırlığına koydu ve orta sahayı ele geçirerek Napoli'yi kendi yarı sahasına hapsetti ancak ilk 45 dakikada eşitlik bozulmadı. İkinci yarıda da Juventus hakimiyeti önplandaydı ancak önce penaltıdan Cavani ardından da harika bir kontraatak ile 3 pasta gelen Hamsik golü ile başkent Roma'da İtalya Kupası'nı müzesine götüren takım Napoli oldu.

Kupayı kazanan Napoli'de gecenin kahramanı ne Hamsik ne Cavani ne de Mazzari'ydi, 22 senelik hasretin sona erdiği geceye damga vuran isim Napoli'nin çılgın başkanı De Laurentiis'den başkası değildi. Maçın hakemi Brighi'nin bitiş düdüğünü çalması ile birlikte korumaları eşliğinde sahaya giren ve tek tek bütün oyuncularını tebrik ettikten sonra taraftarlarının huzuruna giden Laurentiis soyunma odasını da birbirine katmış. 2004 yılından beri Napoli'yi ayağa kaldırmak için çalıştıklarını belirten çılgın başkan, 20.05.2012 tarihini Napoli'nin yeniden doğduğu gün olarak ilan ettiğini açıkladı. Ancak İtalya'nın büyük çoğunluğu için bu tarih, Juventus forması ile 705 maça çıkan Alessandro Del Piero'nun veda tarihidir ...

İtalya'nın Genç Yeteneği : Marco VERRATTI

1 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız
Bir zamanlar Fenerbahçe'de de görev yapan ve başarısız olduğu için gönderilen Zdenek Zeman'ın çalıştırdığı Pescara'da 1992 doğumlu orta saha oyuncusu Marco Verratti öyle bir çıkış yakaladı ki bu durum İtalya Milli Takımı antrenörü Cesare Prandelli'nin de gözünden kaçmadı ve genç oyuncu Euro 2012 için 32 kişilik aday kadroya çağrıldı.

İlk resmi maçına 2008 - 2009 sezonunda henüz 16 yaşındayken çıkan Verratti, ertesi sezon düzenli olarak oynamaya başlayınca takımın vazgeçilmez oyuncularından biri olmayı başardı. 10 numaralı formayı giyen 1.65 boyundaki genç oyuncu, Pescara alt yapısında ve A takımda forma bulduğu ilk maçlarda forvet arkası olarak ofansif görev yapıyordu ama Zeman'ın 4-3-3 sisteminde Verratti daha defansif bir görev üstlenmiş durumda.

İdolünün Juventus forması giyen Andrea Pirlo olduğunu belirten Verratti'nın adı bu aralar sık sık Juventus ve Inter ile anılıyor. İtalya Milli Takımı'na çağrıldıktan sonra Pirlo ile birlikte aynı havayı solumak benim için heyecan verici olacak diyen genç oyuncunun gönlünün Juventus forması giymekten yana olduğuna ilişkin iddialar da yaptığı açıklamadan sonra artmış durumda. Prandelli'nin seçtiği aday kadroda Serie B'den sadece iki oyuncu var ( diğeri Torino forması giyen 23 yaşındaki Angelo Ogbonna ) ve bu seçimler İtalya'da şok etkisi yaratmasına rağmen Zeman oyuncusuna oldukça güveniyor : " Marco küçük olabilir ama çok çalışıyor ve futbolun nasıl oynanması gerektiğini çok iyi biliyor. Doğuştan gelen yetenekleri ile çalışkanlığı birleştiği için sizleri daha fazla şaşırtmak için önünde uzun seneler var. "

Kupa Canavarı : Clarance SEEDORF

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız
Ajax'ın dillere destan altyapısından çıkan efsane orta saha oyuncusu Clarence Seedorf da Milan'a veda edenlerden oldu. 3 yıllık Hollanda macerasının ardından soluğu Sampdoria'da alan ve burada bir sezon oynadıktan sonra dünya devi Real Madrid'e transfer olan Surinam asıllı Hollandalı oyuncu, Ajax'ın ardından Real Madrid ile de Şampiyonlar Ligi şampiyonu oldu. Seedorf, 1998-1999 sezonunun sonunda Zinedine Zidane transferi için Juventus'a gönderilmek istenmiş ancak o, Torino'ya gitmeyi reddederek Fransız oyuncunun Madrid seferini ertelemesine neden olmuştur.

Los Galacticos serüveninden sonra ünlü oyuncunun ikinci İtalya seferine başlamasını sağlayan takım Inter oldu. Mavi siyahlıların değirmen gibi oyuncu öğüttü yıllara denk gelen Seedorf'un en çok akıllarda kalan sezonu 5 Şampiyonlar Ligi maçında 3 gol attığı 2000-2001 sezonudur. Inter'de kıymeti bilinmeyen Hollandalı oyuncu 2002 yılında Milano şehrinin diğer takımı olan Milan'a transfer oldu ve hafızalardan asla silinmeyecek algısını da oluşturmaya başladı.

2003 yılı Seedorf ve Milan için oldukça verimli geçti. 26 senedir kazanılamayan İtalya Kupası ve buna ek olarak kazanılan Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu Surinam asıllı oyuncunun dünya futbol tarihine geçmesini sağladı çünkü üç farklı takımla üç defa Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan başka bir oyuncu yoktu. Hollanda ve İspanya'da lig şampiyonlukları kazanan Seedorf, ertesi sezon da İtalya'da şampiyonluk ünvanı kazanarak bu eksiğini de kapatmayı başardı. 2002 - 2003 sezonunda Gattuso ve Pirlo ile birlikte bermuda şeytan üçgenini kuran Seedorf, Milan'ı bileği bükülmesi güç bir takım haline getirdi ve Kaka, Ronaldinho, Rui Costa gibi önemli oyuncuların transfer edilmesine rağmen onun tarzı çok başkaydı. Hani iğne deliğinden geçirme lafı var ya işte Seedorf'un neredeyse attığı her pas için bu tabiri kullanmak mümkün.

Seedorf'un elde ettiği başarıları görünce karşısında önünüzü iliklemeniz gerçekten şart. Özellikle Milan'da geçirdiği 10 sezonda UEFA Kupası hariç bütün kupaları kazanan 36 yaşındaki oyuncu futbol yaşantısına büyük bir aksilik olmazsa eşi Luviana'nın memleketi olan Brezilya'da Botafogo forması ile devam edecek.

Milan'ın Duvarına Bir Çizik Daha : Alessandro NESTA

3 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız
İtalya'nın başkentinde dünyaya geldiyseniz ve mucizelere inanmıyorsanız önünüzde sadece iki seçenek vardır : ya Lazio'ya gönül vereceksiniz ya da Roma'ya ... Aileden gelen Lazio hayranlığı Nesta'nın da kanına işlemiş olacak ki 1985 yılında altyapısına katıldığı Lazio'da 2003 yılına kadar forma giyen İtalyan defans oyuncusu, 19 yıllık profesyonel futbolculuk kariyerine şu ana kadar sadece iki takım sığdırdı ve son dakikada fikrini değiştirmezse 36 yaşındaki oyuncunun bir sonraki durağı Amerika Birleşik Devletleri olacak.

Nesta'nın babası fanatik bir Lazio taraftarı olmasaydı belki Totti ile beraber Roma bünyesinde özdeşleşen biri olacaktı ama şans Lazio'nun yanında olmuş. Lazio altyapısında kariyerine önce santrafor olarak başlayan daha sonra orta saha olarak devam eden Nesta'nın son durağı defans bölgesi olmuş. Yani altyapıda 2-3 sene daha harcasa bugün belki de Buffon'un rakibi olacaktı kim bilir ? 1993 yılında yükseldiği A Takım'da kaptanlık pazubandını 1997 yılında koluna takan İtalyan oyuncu, Lazio ile elde ettiği başarılara rağmen başkent ekibinin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle 2003 yılında Milan'a satıldı.

Milan ile ilk iki sezonunda Şampiyonlar Ligi, İtalya şampiyonluğu, İtalya Kupası ve Süper Kupa şampiyonluğu yaşayan Nesta'nın 2006-2007 ve 2008-2009 sezonunu yaşadığı ağır sakatlıklar nedeniyle kayıp sezonları olarak nitelendirebiliriz. Omuzundan, sırtından ve bacaklarından ciddi sakatlıklar geçiren Nesta'nın en ilginç sakatlığı ise Play Station oynarken parmağını kırması ve bunun için 1 ay alçıya katlanmak zorunda kalmasıdır. Altyapı dahil olmak üzere 18 sene Lazio'da, 10 sene de Milan'da üst seviyede futbol oynamak ve 36 yaşında Messi'yi tutabilmek her babayiğidin harcı olamayacak bir iştir ama buna rağmen efsane, Milan'a şu sözlerle veda etti : " İtalya Ligi ve Şampiyonlar Ligi artık beni aşmış durumda bundan sonra daha düşük seviyede futbol oynamak istiyorum. "

Son Kareler

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız


Göksel Kaptan, hafta içi bana "Del Piero yazarsın" dedi, dayanamamış kendi yazmış. Oysa ben fotoğrafları bile seçmiştim. En azından fotoğraflar boşa gitmesin. Karanlıkta geçen sezonlarda sadakat sınavını veren Del Piero, Juventus'un yeni stadında kazanılan kupayı havaya kaldırıyor.


Bundan sonra diğer ailesine daha çok zaman ayıracak.

Titreyerek Sevinen Adamın Vedası : Filippo INZAGHI

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız
Juventus dönemindeki takım arkadaşı Del Piero'nun ardından Alex Ferguson'un tanımlamasıyla "Ofsayt çizgisinde doğmuş adam" olan Filippo Inzaghi de futbolculuk yaşantısına nokta koydu. Kimine göre beleş gol atan, kimine göre doğru zamanda doğru yerde bulanmayı başaran bir golcü olan Pippo, kardeşi Simeone Inzaghi ile birlikte futbol hayatına Piacenza'da başladı. İki sezonunu kiralık olarak Leffe ve Verona'da geçirmesine rağmen 1995 yılında Parma'ya transfer olup bir sezonda bulduğu sadece iki golden birini eski takımı Piacenza'ya atınca gözyaşlarına hakim olamayan ve dillere destan o meşhur gol sevincini yaşamayan duygusal bir adam...

Parma'da geçirdiği kötü sezonun ardından Atalanta'ya transfer olan İtalyan golcü, burada ise 24 golle zirveyi görerek Juventus'a kapağı atmayı başardı. 1991 yılında başladığı futbol kariyerinde 1997 yılında Torino ekibine transfer olan Inzaghi, bu zamana kadar 5 takım eskittiği için ilk başta onun adına herkes çekimserdi; ya yükselişe devam eder bizden kopar gider ya da kiralık rotasyonu için ideal bir isim olur... Ancak Pippo herkesi yanılttı ve 4 sene boyunca Juventus formasının hakkını fazlasıyla vererek lig ve kupa şampiyonlukları yaşadı. Siyah beyazlı forma altında belki de başaramadığı tek şey final oynamasına rağmen Şampiyonlar Ligi kupasını kaldıramamaktı.

Juventus forması ile çıktığı 165 maçta 89 gol atan İtalyan oyuncu Trezeguet'nin yedeği olmaya başlayınca isyan bayrağını açtı ve Fatih Terim döneminde ezeli rakip Milan'a transfer oldu. Ancak Juventus taraftarları baya ah etmiş olmalı ki Filippo Inzaghi büyük bir sakatlık yaşadı ve ligin ilk yarısında Milan forması giyemedi. Döndüğünde ise Milan'ın bir diğer efsane golcüsü Andriy Shevchenko ile müthiş bir ikili oldular ve Pippo, Juventus ile kazanamadığı Şampiyonlar Ligi kupasını, Juventus'a karşı penaltı atışları sonucunda kazandı.

Rossoneri bünyesinde Şampiyonlar Ligi'nden (2 defa) Kıtalararası Şampiyonluğa kadar yaşamadığı sevinç kalmayan Inzaghi bu sezon Milan'ın Şampiyonlar Ligi kadrosuna seçilmeyince tadında bırak mahiyetindeki ilk uyarıyı aldı ve 38 yaşında futbola veda etti.

Bir Devrin Kapanışı : Alessandro DEL PIERO

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız
27 yaşındayım ve kendim bildim bileli futbolu deli gibi sevip takip ederim. Bunca zaman içinde çok önemli isimleri gerek canlı olarak gerekse ekran başından izledim ama benim sadece iki tane çocukluk kahramanım vardı: Ronaldo ve Del Piero ... Askerden adamları ellerimle maç yaptırırken, bir zamanlar moda olan Pro Action Football oynarken ve mahalle aralarında asfaltın üzerinde koşarken ya Ronaldo oluyorduk ya da Del Piero ... Meşin yuvarlakla ilk tanışması ve kendini futbola verip ilkokul çağında bunu biraz daha ileri götürmek isterken Del Piero kaleciydi, yani futbola en geriden başlamayı biraz da annesinin zoruyla tercih etmişti. Fakat bir zamanlar Sampdoria forması da giyen abisi Stefano'nun baskıları ile Del Piero daha çok topla oynayan ve sürekli gol atmaya çalışan bir orta saha oyuncusu haline gelmişti. Hayata gözlerini açtığı yerin takımı olan San Vendemiano altyapısında 7 yıl forma giyen Alessandro Del Piero henüz 13 yaşındayken Padova forması giymek için ailesinden ilk kez ayrılıyordu. 5 senelik Padova macerasının ardından 1993 yılında İtalya, ilerleyen yıllarda taraflı tarafsız herkesin ayakta alkışlayacağı bu muhteşem insanı Juventus forması ile tanıdı ve Del Piero bu tanışmanın şerefine henüz ikinci maçında siyah beyazlı forma ile ilk golünü attı.
Juventus'un tarihi Del Piero dersek abartmış olmayız. Neden mi ? - Juventus tarihinin en çok gol atan oyuncusu - Juventus tarihinin Şampiyonlar Ligi'ndeki en golcü oyuncusu - Juventus tarihinin UEFA Kupası'nda en çok gol atan oyuncusu - Juventus tarihinin İtalya Süper Kupası'nda en çok gol atan oyuncusu - Juventus tarihinin İtalya'da en çok forma giyen oyuncusu ... 2006 yılında yaşanan Calciopoli skandalının ardından Juventus için çok önemli olan Vieira, Fabio Cannavaro, Thuram ve Zlatan İbrahimovic gemiyi terketmesine rağmen kaptan gemisini terketmeyi asla düşünmedi ve Torino ekibi ile en dibi de gördü ama bu sezon namağlup olarak şampiyonluk kupasını kaldırarak Juventus'u zirvede bırakmış oldu.
Sadık adamdır Del Piero ... San Vendemiano'da 7 yıl, Padova'da 5 yıl ve Juventus forması altında 9 yıl hem de çok kötü günler görmesine rağmen asla pes etmeden. İtalyan oyuncunun bir diğer uzun soluklu macerası da eşi Sonia Amoruso ile. 6 yıllık uzun bir ilişkinin ardından hayatının imzasını 2005 yılında atan yakışıklı oyuncu bakalım şimdi futbol için imzayı hangi kulübe atacak ya da benden bu kadar ben yaşlandım siz de yaşlandığınızı hissedin mi diyecek ?

Şampiyonun Tribünü

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız



Bugün şampiyonlu kutladılar. Namağlup şampiyonluk. 2006 krizi atlatıldı. Geri döndüler. Yeni stad, yeni takım, kriz zamanlarının sadık dostları tek tek misyonlarını doldurdu, son olarak Del Piero'ya da veda ettieler. Yeni kupalara doğru ilerliyorlar. Geri döndüler. Kutlamak onların hakkı.

Tanıdık Geldi Mi?

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız

Orası Neresi?

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız


Yılların kavgasıdır. "Orası San Siro değil, Meazza" / "Inter taraftarı San Siro demez, Meazza der"..

Sanırım Türkiye'de daha geniş yapılan tartışmalardan biri, tıpkı Real-Barca /Katalan-Franco kavgası gibi. Çünkü Inter futbolcuları, resmi siteden taraftara San Siro'dan sesleniyor.

Yarın oynanancak Inter-Milan derbisinde, o sahaya son kez çıkacağını açıklayan Kolombiyalı savunmacı Ivan Cordoba, o sahadan "San Siro" diye bahsediyor. Hani maçta ev sahibi Milan olsa, yine bir şekilde anlardık ama o da değil.

Blogun Inter tayfası buna açıklık getirsin.

Cordoba'nın açıklaması.

Şapkadan Kaskete

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız


Serse Cosmi, şapka-güneş gözlüğü kombinasyonunu bırakmış ve kaskete geçmiş. Yaşlanıyor, yaşlanıyoruz..

Atkılar Açıldı Lider Takıldı

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız

Milan ile Juventus arasındaki puan farkı bire indi.

Hafta sonu; Milan-Inter derbisi ; Juventus, Cagliari deplasmanında...

Deli Rossi

0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız


İzleyemeyen varmış, onları da şöyle alalım.
Copyright © AZZURRI - Blogger Theme by BloggerThemes