Trabzonspor'u ise uzun süredir Bilbao maçı hariç ciddi bir şekilde izlememiştim. Bilbao maçında izlediğim takım dirençli ve kolay kırılmaz bir görüntü verse de, Inter karşısında o oyunla tutunması mümkün görünmüyordu... Nitekim o oyun oynanmadı; takım sahaya 11 kişi tutundu ve hakem Trabzonspor'un talep ettiği seviyede adalet dağıtarak takımın deplasmanda ezilmesini engelledi. Yazının uzun olma riskini göze alarak Trabzon'u da sonraya atalım...
Maç öncesinde buraya gelecek gurbetçi sayısını kestirmeye çalıştım... Neresinden bakarsan bak, 3000 kişiden fazlasını beklemiyordum; fakat maçın sonunda fark ettim ki stadın neredeyse üçte biri Türk'tü! İtalyanlar alışkanlık gereği stadı derhal terk ederken biz binlerce Türk güney tribününü işgal eden Trabzonsporluların sevinçlerini izledik... Her ne kadar maç öncesi Trabzonspor tezahüratı yapan Fenerbahçe formalı Türkler gördümse de, benimle birlikte kırmızı tribünü boşaltan Fenerli arkadaşların Trabzonspor galibiyeti sonrası Inter'e serzenişlerine de tanık oldum... Onun ötesinde stadın etrafı ve içi iki senedir hiç görmediğim kadar tenha ve sessizdi. Curva Nord'un protestosundan haberdardım ancak stadın bu kadar boş olmasına taraftarın küskünlüğüne rağmen mana veremedim. Aşağıda karşıdaki turuncu tribünün ne kadar boş olduğu kolayca görülüyor...
Maça gelecek olursak... Inter tarafından bakınca geçen sene geldiğinden beri Pazzini'nin bu derece yalnız başına oynadığı başka bir maç hatırlamıyorum. Trabzon savunmasının arasında tamamen kaybolup gitti... Inter'in oynamaya çalıştığı 4-3-3'ün hem orta saha hem de hücum bacağında kara delikler mevcut... Öyle ki o kapanamayan delikleri onarmak için maçın sonunda geçen senenin kayıp çocuğu Coutinho'ya sarıldı Gasperini! Açıkçası Zarate'nin Milano'daki ilk maçında kendini gösterecek taraftar bulamadığından mı bilmem, berbat oynaması ve Sneijder'in one-man-show'unu takım zor durumdayken bir türlü sahaya koyamaması Pazzini'yi o ağır oyunuyla Glowacki ve Giray'ın kucağuna bırakıverdi... Bu üçlüye destek vermek için Obi tecrübesiz; Zanetti ve Cambiasso da fazla defansif kaldılar... Bu arada sanırım bu ikiliye söyleyecek söz yok; nitekim etraflarındaki dörtlü o kadar kötüydü ki Trabzonspor'un golü daha erken bulamamasının tek sebebi bu ikilinin boş alanları kapamak için yaptıkları koşulardı... Kafalarını savunmadan kaldırdıkları her anda da pozitif oynamaya çalıştılar... Geri dörtlüye ise söyleyecek pek bir şey yok, nitekim Nagatomo elinden geldiğince hücuma destek verdiyse de, Jonathan tecrübesizliğinin de etkisiyle Maicon'un bölgesinde fazlasıyla sırıttı... 4-3-3'ü maçın büyük bölümünde çık(a)mayan Nagatomo ve Jonathan'la oynayan Inter'in oyunu istediği gibi oynaması imkansızdı...
Aşağı ilk yarıda Inter'in ümidini duran toplara bağladığı dakikalarda kullandığı bir kornerde ceza sahasının görüntüsünü koydum... Bütün kornerleri hemen hemen aynı planda kullandı Inter ve hiç verim alamadı. Nitekim Trabzonspor kalesini 9 kişi + kaleci ile savunurken, Inter ceza sahasına 5 futbolcudan fazlasını göndermedi... Kornerlerin çoğuna 5 kişiyle giden Inter, devrenin ve maçın sonlarına giderken kornerlere 6. kişiyle girdiğinde bu defa Trabzonspor 10 kişiyle savunma yapmak durumunda kaldı... Açıkçası kontraatak tehdidini tamamen ortadan kaldıran ve ceza sahasına düşen topa vurma şansını artıran bu basit detayı bile değerlendiremeyen Gasperini tamamen paralize olmuş gibi görünüyor... Frikiklerden ise hiç bahsetmiyorum. Sneijder'in bu konuda sonsuz bir kredisi söz konusu takımda... Her ne kadar 3 sene öncesinde frikiklerin en iyisi olduğunu düşünsem de, son dönemde attığı/harcadığı frikiklerin son derece etkisiz olduğunu da söylemek zorundayım... Neticede, Inter duran toplardan bir şey çıkaramayınca; ikinci yarıda top yapmaya başlayan, savunmasını 20 metre ileri atan Trabzonspor'un derinliğini / konsantrasyonunu kaybettiği dakikalarda da iki defa Milito topu içeri sokamayınca maçın artık Inter'e dönmesi neredeyse imkansızlaştı, çünkü takımın pozisyon üretecek tek bir organizasyonu yoktu!
Öte yanda Trabzonspor oyunu hep kontrol altında tutmaya çalıştı... Yamaları henüz tutunmamış olduğundan oyuncuların ayakta durmakta zorlandıkları zemin iki takıma da problem çıkardı ama Trabzonspor tam Inter'i uyutmuşken ilk yarının ortasında zemin sebebiyle üst üste toplar kaybedince ister istemez maçı ve seyirciyi ateşlendirdi... O aralıktan gol yemeden çıkması önemli, nitekim geçen sene Inter çok kötü maçlarında bile bir anlık parlamalarda büyük yüzdeyle rakip kaleye topu sokmayı biliyordu... Etoo'suz Inter'in ısırganlığını kaybettiği doğru ama biraz şans biraz da Tolga derken o aralıktan çıkmayı başardı Trabzonspor... Açıkçası bu akşamki maçta resmen Lucescu izleri gördüm! Rakibi uyutan, maçı soğutan, yavaşlatan ve ayağa top oynayan takım; arkasından ikinci yarıyla birlikte istediğini almak için biraz daha agresifleşen ve gol bölgelerine yaklaşmak için de ayağa pas yapmaya devam eden bir takım... Colman'ın 20. dakikada Şampiyonlar Ligi acemiliğini atması, Zokora'nın tam bir lider gibi oynaması, Serkan'ın ve Giray'ın var oldukları kademenin bir üstü seviyede oyunları takımı topla oynayan, keyif veren bir takıma dönüştürdü... İlk yarıdaki Trabzonspor'un önemli bir fırsat kaçıracağını düşünürken, ikinci yarıda Milito'nun sokamadığı toplarla beraber takımın oyunun kontrolünü tamamen eline alması; sakin sakin pas yapması gerçekten inanılmazdı... Zokora'ya on üzerinden on, Colman'a dokuz... Bu maç efsane olacaksa bu ikilinin adı da hafızalara kazınmalı...
Ve elbette Tolga... Bazen kaleciler "ben bu maç gol yemeyeceğim" derler... İşte Tolga bu akşam sahaya bunu koydu... İlk yarının sonunda soyunma odasına 2 dakika kadar rötarla ve sekerek gidince korkuttu tabii, ama ikinci yarıya damgasını ilk yarıdakinden daha gösterişli şekilde vurdu... Fiziğini çok çok iyi kullanıyor, gelişiyor ve korkmuyor... Bu kalecinin buraya gelip bu oyunu oynayacağını bir kaç sene önce, hele o Galatasaray maçı sonrası söyleseler kim inanırdı? Bravo Tolga'ya... Bu maçın Zokora'yla beraber kahramanı oldu...
Trabzonspor'da Alanzinho topsuz koşularında özellikle maçın başında pas alamayınca çok kopuk kopuk oynadı. Zaten sürekliliği olmadığından iyice göze de battı... Colman ve Halil'in eksi puanları buradan..
Trabzonspor çok ciddi bir seyirci desteğiyle oynadı. Özellikle ilk yarıda takımı Avni Aker olmasa da Olimpiyat Stadı konforuna sokmayı basardılar... Geçen yıl Tottenham taraftarı etkileyici bir gösteri sunmustu, fakat Trabzonspor taraftarı ve gurbetçiler tartışmasız o performansı unutturdular...
Bir de detay... Maçı kimin anlattığını bilmeden hemen sağımdaki basın tribününe gözlerimi diktim, belki tanıdık birini görürüm diye... İlker Yasin'i görünce şaşırmadım ama Erman Toroğlu'nu gördüğümde Türk futbol seyircisi adına hayal kırıklığına uğradım... Umarım bu maçı zehir etmemişlerdir... Ayrıca ikilinin yancısı olarak Hikmet Karaman'ı görmek de iyi gelmedi tabii...
Yazacak çok şey, yazmak için çok az zaman var... Grupta Trabzonspor'un işinin hala zor olduğunu düşünüyorum ama bu adım çok kıymetli... Inter'in Forlan ve Maicon olmadan gruptan çıkacağını sanmıyorum. Ligde ise Milan, Juventus ve Napoli'nin yanında Lazio ve hatta Roma'nın bile gerisinde olduklarını söylemek mümkün... Çok zor bir sezon olacak...
Son kalemde bu görüntüyü saklamak isteyenler için çektiğim skorbord fotoğrafını paylaşayım... Manchester'da kazandığımızda skorbordu bir türlü çekmeyen fotoğraf makinamı kırmak istemiştim... Kaleyi bulan tek şutuyla, ama sıkı futboluyla maçı kazanan Trabzonspor, sezonu zora sokan Gasperini ve Inter...
Aşağı ilk yarıda Inter'in ümidini duran toplara bağladığı dakikalarda kullandığı bir kornerde ceza sahasının görüntüsünü koydum... Bütün kornerleri hemen hemen aynı planda kullandı Inter ve hiç verim alamadı. Nitekim Trabzonspor kalesini 9 kişi + kaleci ile savunurken, Inter ceza sahasına 5 futbolcudan fazlasını göndermedi... Kornerlerin çoğuna 5 kişiyle giden Inter, devrenin ve maçın sonlarına giderken kornerlere 6. kişiyle girdiğinde bu defa Trabzonspor 10 kişiyle savunma yapmak durumunda kaldı... Açıkçası kontraatak tehdidini tamamen ortadan kaldıran ve ceza sahasına düşen topa vurma şansını artıran bu basit detayı bile değerlendiremeyen Gasperini tamamen paralize olmuş gibi görünüyor... Frikiklerden ise hiç bahsetmiyorum. Sneijder'in bu konuda sonsuz bir kredisi söz konusu takımda... Her ne kadar 3 sene öncesinde frikiklerin en iyisi olduğunu düşünsem de, son dönemde attığı/harcadığı frikiklerin son derece etkisiz olduğunu da söylemek zorundayım... Neticede, Inter duran toplardan bir şey çıkaramayınca; ikinci yarıda top yapmaya başlayan, savunmasını 20 metre ileri atan Trabzonspor'un derinliğini / konsantrasyonunu kaybettiği dakikalarda da iki defa Milito topu içeri sokamayınca maçın artık Inter'e dönmesi neredeyse imkansızlaştı, çünkü takımın pozisyon üretecek tek bir organizasyonu yoktu!
Öte yanda Trabzonspor oyunu hep kontrol altında tutmaya çalıştı... Yamaları henüz tutunmamış olduğundan oyuncuların ayakta durmakta zorlandıkları zemin iki takıma da problem çıkardı ama Trabzonspor tam Inter'i uyutmuşken ilk yarının ortasında zemin sebebiyle üst üste toplar kaybedince ister istemez maçı ve seyirciyi ateşlendirdi... O aralıktan gol yemeden çıkması önemli, nitekim geçen sene Inter çok kötü maçlarında bile bir anlık parlamalarda büyük yüzdeyle rakip kaleye topu sokmayı biliyordu... Etoo'suz Inter'in ısırganlığını kaybettiği doğru ama biraz şans biraz da Tolga derken o aralıktan çıkmayı başardı Trabzonspor... Açıkçası bu akşamki maçta resmen Lucescu izleri gördüm! Rakibi uyutan, maçı soğutan, yavaşlatan ve ayağa top oynayan takım; arkasından ikinci yarıyla birlikte istediğini almak için biraz daha agresifleşen ve gol bölgelerine yaklaşmak için de ayağa pas yapmaya devam eden bir takım... Colman'ın 20. dakikada Şampiyonlar Ligi acemiliğini atması, Zokora'nın tam bir lider gibi oynaması, Serkan'ın ve Giray'ın var oldukları kademenin bir üstü seviyede oyunları takımı topla oynayan, keyif veren bir takıma dönüştürdü... İlk yarıdaki Trabzonspor'un önemli bir fırsat kaçıracağını düşünürken, ikinci yarıda Milito'nun sokamadığı toplarla beraber takımın oyunun kontrolünü tamamen eline alması; sakin sakin pas yapması gerçekten inanılmazdı... Zokora'ya on üzerinden on, Colman'a dokuz... Bu maç efsane olacaksa bu ikilinin adı da hafızalara kazınmalı...
Ve elbette Tolga... Bazen kaleciler "ben bu maç gol yemeyeceğim" derler... İşte Tolga bu akşam sahaya bunu koydu... İlk yarının sonunda soyunma odasına 2 dakika kadar rötarla ve sekerek gidince korkuttu tabii, ama ikinci yarıya damgasını ilk yarıdakinden daha gösterişli şekilde vurdu... Fiziğini çok çok iyi kullanıyor, gelişiyor ve korkmuyor... Bu kalecinin buraya gelip bu oyunu oynayacağını bir kaç sene önce, hele o Galatasaray maçı sonrası söyleseler kim inanırdı? Bravo Tolga'ya... Bu maçın Zokora'yla beraber kahramanı oldu...
Trabzonspor'da Alanzinho topsuz koşularında özellikle maçın başında pas alamayınca çok kopuk kopuk oynadı. Zaten sürekliliği olmadığından iyice göze de battı... Colman ve Halil'in eksi puanları buradan..
Trabzonspor çok ciddi bir seyirci desteğiyle oynadı. Özellikle ilk yarıda takımı Avni Aker olmasa da Olimpiyat Stadı konforuna sokmayı basardılar... Geçen yıl Tottenham taraftarı etkileyici bir gösteri sunmustu, fakat Trabzonspor taraftarı ve gurbetçiler tartışmasız o performansı unutturdular...
Bir de detay... Maçı kimin anlattığını bilmeden hemen sağımdaki basın tribününe gözlerimi diktim, belki tanıdık birini görürüm diye... İlker Yasin'i görünce şaşırmadım ama Erman Toroğlu'nu gördüğümde Türk futbol seyircisi adına hayal kırıklığına uğradım... Umarım bu maçı zehir etmemişlerdir... Ayrıca ikilinin yancısı olarak Hikmet Karaman'ı görmek de iyi gelmedi tabii...
Yazacak çok şey, yazmak için çok az zaman var... Grupta Trabzonspor'un işinin hala zor olduğunu düşünüyorum ama bu adım çok kıymetli... Inter'in Forlan ve Maicon olmadan gruptan çıkacağını sanmıyorum. Ligde ise Milan, Juventus ve Napoli'nin yanında Lazio ve hatta Roma'nın bile gerisinde olduklarını söylemek mümkün... Çok zor bir sezon olacak...
Son kalemde bu görüntüyü saklamak isteyenler için çektiğim skorbord fotoğrafını paylaşayım... Manchester'da kazandığımızda skorbordu bir türlü çekmeyen fotoğraf makinamı kırmak istemiştim... Kaleyi bulan tek şutuyla, ama sıkı futboluyla maçı kazanan Trabzonspor, sezonu zora sokan Gasperini ve Inter...
0 Yorum var / Yorumlamak için buraya tıklayınız:
Yorum Gönder